26 Ekim 2015

Resilience; Dengeli Esneklik…

ile Birsen Çevik Akgünlü

“Esneyen bambu direnen meşeden daha güçlüdür “- Japon Atasözü

Her birimiz mutluluğun peşindeyiz… Evimizde, işimizde, ülkemizde…. Bazen daha kolay ulaşıyoruz aradığımız mutluluğa, bazen daha zor…

Yaşarken bunaldığımız, hiç geçmeyecekmiş, bir daha düzelmeyecekmiş gibi hissettiğimiz tecrübeler yaşabiliyoruz zaman zaman… Halbuki en önemli olan şey; umudu kaybetmemek…

Umudumuz sayesinde yaşama tutunabiliyoruz, değişen koşullara adapte olabiliyoruz. Sarsıldak da, yara alsak da ayağa kalkıp yolumuza devam edebiliyoruz. İşte tam da bu noktada ‘ne kadar hızlı iyileşebildiğimiz’ yani ne kadar ‘resilient’ olduğumuz çok önemli bir rol oynuyor.

‘Resilience’: Esneklik-Sağlamlık-İyileşme Gücü

Resilience, tam Türkçe karşılığı olmayan ya da sözlüklerde yazıldığı halleri ile tek başına tercüme edilemeyen anlamı derin bir kavram. Kelimenin; esneklik, sağlamlık, kendini toparmala gücü, çabuk iyileşme kudreti gibi açıklamaları var. Psikoloji sözlüğünde ise ‘bir bireyin, bir toplumun veya ekosistemin, düzensizliklerden ya da stres koşullarından temel ögelerini ve ilişki yapılarını kaybetmeden kurtulabilme yetisi’ olarak tanımlanıyor.

Eski bir metaforda ise resilient bireyler bambuya benzetiliyor. Bambuların fırtınalarda kırılmak yerine eğilip, büküldükleri, kırılmış gibi hissetseler bile; alt katmanlarda sonsuza kadar öyle kalmamalarını sağlayacak, kendilerini hızla onarabilecek parçalarının olduğunu bildikleri anlatılıyor.

Uzak doğu savaşçılarının kendilerini bambuya benzettiklerini duymuş muydunuz?…

Bu linkten izleyebileceğiniz Garr Reynolds”un TEDx Tokyo konuşması resilience’ın önemini bambuya atıflar yaparak anlatan en beğendiğim örneklerden biri. Bu konuşmadan ve diğer kaynaklardan edindiğim bilgilerle benim bambudan öğrendiğim 5 ders var;

  1. Gerçeklerle ve hislerle yüzleşmek en önemli beceri. Fırtınanın gücünün büyüklüğünü inkâr edip, dimdik durmaya çalışmak büyük bir hata. Ancak esneyerek, bükülerek kırılmamayı başarabiliriz. Zayıflık gibi gördüğümüz duygularımızla, acılarımızla yüzleşmeli ve onları kabul etmeliyiz. Bazen yukarı çıkmak için dibe vurmak gerekiyor… İncecik ve zayıf görünen bambuya baksanıza… Heybetli meşeden çok daha dayanıklı!
  2. Köklerin derinde. Kendi etki gücüne inan. Ancak kendi gücümüze ve yetkinliklerimize inanarak, içinde bulunduğumuz durumları değiştirebiliriz. Zorlukların üstesinden gelmemizi ve kendimizi iyileştirebilmemizi sağlayan ana beceri; yaşananlara dair bakış açısımız ve tutumumuzdur. Dengeli bir iyimserlik ve hayatımızdaki güzel şeylere şükretmek bize her zaman umut ve güç verir.
  3. Daima hazır ol. Değişime adaptasyon yeteneğimizin ana beslenme kaynakları; sürekli öğrenmek, sorgulamak ve gelişmektir. Aslında bunlar sayesinde yenileniyoruz ve aynen bir bambu gibi hayatın sürprizlerine karşı donanımlı, hazır ve dayanıklı olabiliyoruz. Bambunun dünyadaki en hızlı büyüyen, yenilenen bitki olduğunu biliyor muydunuz?..
  4. Sağlıklı yaşa. Sevdiklerinle acını paylaş, mutluluğunu çoğalt. Kendi etki gücümüzü hayata geçirebilmenin birincil şartı; fiziksel, zihinsel ve ruhsal açıdan sağlıklı olmamızdır. Çünkü, ancak kişisel bütünlüğünü oluşturabilmiş bireyler sarsıntıları ve zorlukları çok daha hızlı atlatabilirler. Bunun yanı sıra, çok önemli bir diğer kuvvet de sosyal çevremizden aldığımız destek. İhtiyacımız olduğunda ailemizden, dostlarımızdan, iş arkadaşlarımızdan yardım istemeyi bilmeli, aynı zamanda onların ihtiyacı olduğunda da yardımlarına koşabilmeliyiz.
    5. Her zaman yalın yaşam amacının farkında ol. Dr. Alper Hasanoğlu”nu “Ruhsal Koruyucumuz: Resilience” yazısında şöyle diyor: “Anlam kaybolursa resilience da kaybolur. Bu nedenle çaresiz ve kaçınılmaz durumda kalan birinin hemen olmasa bile bir süre sonra yaşananda bir mana, anlam bulabilmesi çok önemlidir”. Fırtınalı dönemlerde yaşadıklarımızın, hislerimizin ağırlığı nedeniyle büyük resmi kaçırabiliyoruz. Hâlbuki çok kuvvetli ve köklü yaşama nedenlerimiz, hayat amaçlarımız var. Yaşama nedenleri dediğimde aklınızda ille de iddialı sorgulamalar, ulvi varoluş nedenleri canlanmasın. Kast ettiğim ve hatırlatmak istediğim; çok basit şeyler yaparak da kendimize, çevremize, topluma büyük faydalar sağlayabileceğimiz.

Sonuç olarak;

  • Hayatımızdaki olumlu anlamı bulduğumuz,
  • Kendi etki gücümüze inandığımız,
  • Hem fiziksel hem ruhsal hem de zihinsel olarak donanımlı olduğumuz sürece

Fırtınaların bizi yıkması çok daha zor.

Tıpkı ince, zayıf, basit ama dayanıklı, esnek, kendisini tamir ederek sürekli yenilenen bambuları yıkamadığı gibi…

Bir dahaki yazıda buluşuncaya kadar esen kalın,

Birsen Çevik Akgünlü

26 Ekim 2015

Daha fazla okumak, araştırmak isteyenler için kaynaklar: 
• TEDx Tokyo: Lessons from Bamboo
• Alper Hasanoğlu – Ruhsal Koruyucumuz: Resilience
• Kitap: Viktor Frankl – Pursuit of Happiness
Develop Resilience to Recover From Setbacks
The Resilience Center