20 Kasım 2015

Kader mi? Kararlılık mı?

ile Birsen Çevik Akgünlü

Bu yazımda Ulaş (sol) ve Arda (sağ) ile tanıştırmak istiyorum sizi… Onların hikayesi ilk duyduğum andan itibaren beni çok etkiledi. Ulaş ve Arda’ya ‘kader ortağı’ demek mümkün. Diğer yandan da kader ağlarını örerken en kritik ilmekleri, onlar şahsen ve kararlılıkla atmışlar. Nasıl mı? Anlatayım…

Ulaş Elçi Diyarbakır’da dünyaya gelir. Üç yaşında iken, anne ve babası çocuklarına daha iyi bir gelecek sunmak istedikleri için İstanbul’a göçüp, Maltepe’ye yerleşirler. Ve Ulaş’ın eğitimi için ellerinden gelen tüm desteği verirler. Ulaş da ailenin gururu olmayı başarır. Maltepe Ertuğrul Gazi Lisesi’ni bitirdikten sonra Muğla Üniversitesi’nde İktisat okumaya başlar. Eşi ile üniversitede tanışır.

Arda İğneci
Adana’da doğar. Kalabalık bir aile apartmanında, 12-13 kuzen arasında haşarı, ele avuca sığmaz bir çocuk olarak büyür. İlkokuldan sonra Özel Gönen Lisesi’nde okur. Çok iyi basket oynar. Hatta Fenerbahçe takımına seçilir ama annesi gitmesini istemez… Liseyi Adana Anadolu Lisesi’nde okur, eşi ile lise birinci sınıfta tanışır. Üniversiteyi ise Muğla Üniversitesi İktisat bölümünde okur.
Kader ağlarını örüyor….

Arda ve Ulaş’ın hikayeleri okulun ikinci gününde başlar ve aynı kışlada devam eder…

Yurtta aynı odaya düşerler ve ilk andan itibaren çok iyi arkadaş olurlar. Üniversite ikinci sınıfta birlikte eve çıkarlar. Ev arkadaşı olarak da çok iyi anlaşırlar ve üç yıl aynı evde yaşarlar.

Ulaş, öğrenciliği sırasında Work & Travel ile 3 aylığına Amerika’ya gider. Hem çalışır, hem de İngilizcesini geliştirir. Döndükten sonra, Erasmus öğrenci değişim programı sınavına girer ancak yedek listeye kalır. Erasmus’u kafasına koymuş olan Ulaş, program sorumlusuna yalvarır yakarır, sonunda ikna edip, üç buçuk aylığına Slovakya’ya gider.
Bu sırada mezun olan Arda askerliğini yapmaya karar verir. Uzun dönem yedek subay olarak atanır. Önce Tuzla’ya, sonra da Kıbrıs’a gider. Ve bir gün kışlada kiminle karşılaşır? Ulaş!!! Tamamen bir şans eseri olarak, Ulaş da Kıbrıs’a hatta oradaki otuzdan fazla kışla içerisinde Arda’nın olduğu bölüğe atanmıştır! Askerliklerinin son 5 ayını beraber yaparlar 🙂

Kariyer yolunda alternatifler yaratmak…

Askerden sonra Ulaş İstanbul’a ailesinin yanına döner. Arda da İstanbul’a yerleşir ve iş aramaya başlarlar… Her ikisi de banka, finans, dış ticaret, muhasebe gibi alanlarda çalışmak istemektedir. Kararlılıkla bu alandaki iş ilanlarını takip edip birbirleri ile paylaşırlar, bolca iş görüşmesi yaparlar. Ancak hem içlerine sinen hem de onların uygun bulunduğu bir iş fırsatı ile karşılaşamazlar. Önlerine çıkan en önemli bariyer iş tecrübelerinin olmamasıdır…
Bir gün BAT’ın Satış Temsilcisi ilanını görürler. Tecrübe şartı aranmamaktadır. ‘Acaba başvursak mı? ’ diye düşünürler. Hedefimizden sapmış mı oluruz, diye kaygılanırlar ama sonunda başvurmaya karar verirler;

  • Ulaş satışta kendisini ispatladıktan sonra, finans bölümüne geçebileceğini düşünmektedir.
  • Arda ise bir uluslararası firmada, işi saha satışta (işin mutfağında) öğrendikten sonra önüne birçok kapının açılacağını inanmaktadır.
  • Heyecanla ve istekle iş görüşmelerine hazırlanırlar, sınavlara girerler.
  • Ve 2011 yılının Temmuz ayında ikisi de aynı şirkette işe başlarlar!!

Arda Beylikdüzü’ndeki evine yakın olan İstanbul Avrupa Bölge ofisinde, Ulaş ise Maltepe’deki evine yakın olan İstanbul Asya Bölge ofisinde çalışmaktadır.

Ulaş satış temsilcisi görevini başarıyla yapmaktadır ancak kafasında hala esas hedefi olan finans vardır. İç transfer yolunu açacak fırsatları kovalamaktadır. Satıştaki 5. ayında Asya Bölge Muhasebeden bir iş arkadaşının hamile olduğunu öğrenince, doğum izni süresince onun görevini yapmak için gönüllü olmaya karar verir. O rolün yöneticisine ulaşır ve geçici personel olarak kabul edilir. Bu görevdeki yüksek performansı ile fark yaratır. Geçici görevi sonrasında, terfi ederek Merkez Ofiste Satış Finans rolüne atanır.

Arda ise iki yıldır başarılı bir şekilde satış temsilcisi olarak çalışmakta ve yöneticilerinden olumlu geri bildirimler almaktadır. Satış kariyerindeki bir üst pozisyon için kendisini yetiştirmekte ve geliştirmektedir. Bir gün Ulaş onu arar ve finans bölümünde açık bir pozisyon olduğundan bahseder. Arda’nın satış tecrübesi nedeni ile tercih edileceğini düşündüğünü, ilgilenirse referans olabileceğini söyler. Arda’nın biraz kafası karışır, yöneticilerinin fikrini alır ve başvurmaya karar verir. Seçim sürecinin sonunda başarılı olur ve terfi ederek yeni rolüne atanır.

İki arkadaş, Finans departmanında yanyana çalışmaya başlarlar!! Azimleri, çalışkanlıkları ve dayanışmaları ile hayallerini gerçeğe dönüştürmüşlerdir…

Ne güzel bir hikaye değil mi? Onları dinlerken, zaman zaman gülümsedim, zaman zaman da düşüncelere daldım. ‘Kader’ mi? ‘Kararlılık’ mı? Ya da her ikisi mi?

Kaderin ağlarına beraber atılan ilmekler…

– Peki nedir bu derin dostluğun sırrı?

‘’Birbirimize çok benziyoruz. Konuşmadan anlaşabiliyoruz. İkimiz de çok meraklıyız. Sınırlarımızı zorlamayı, yeni şeyler öğrenmeyi seviyoruz.
Beraber olmaktan çok keyif alıyoruz. İkimiz de iyimseriz. Kafayı olumsuzluklara takmayız. Çok sabırlıyız. Agresif, sinirli değiliz. Birlikte çok güleriz.
Birbirimizle rekabet etmek yerine, birbirimize destek oluyoruz. Bizim rekabetimiz sadece Play Station’da 🙂 Futbol konusunda da iyi anlaşırız, koyu Galatasaraylıyız!
İkimiz de ailelerimize çok düşkünüz. Eşlerimiz iyi anlaşıyor, beraber keyifli vakit geçiriyoruz. Anne ve babalarımızın emeği çok büyük. Her zaman bize inandılar, destek oldular, ellerindeki imkanları sundular. Onlara minnettarız.’’

– Anlaşamadığınız taraflar, benzemeyen yanlarınız yok mu hiç ?

‘’Olmaz mı, var tabii. Örneğin, Ulaş’ın zaman kavramı yok. Her yere geç gelir. O yüzden ona buluşma saatini hep daha erken bir saat olarak söylerim :)‘’
‘’Arda lüksü çok sever. Cebinde parası olmasa da öyle rahattır ki. Benimle de sen çok fakir düşünüyorsun diye dalga geçer 🙂 ‘’

– Bundan sonraki hedefleriniz neler?

‘Keşke olsa!’ dediğimiz pek çok şeye kavuştuk. Başarabildiğimizi gördükçe, demek oluyormuş, daha iyisini de yapabiliriz demeye başladık. Kendimize sınır koymuyoruz artık.

Sevgili Arda ve Ulaş’la sohbet etmekten o kadar keyif aldım ki, sayfalarca yazabilirim. Ama beni en etkileyen yönleri:

  • Hayatın onlara sunduğu güzel şeylerin kıymetini bilip, dört elle sarılıp sahip çıkmışlar.
  • Gerçek dostlar olmuşlar, rekabet etmek yerine her zaman birbirlerine destek vermişler.
  • Hem ne istediklerini çok net belirlemişler, hem de gerektiğinde rota değiştirme esnekliğini gösterip, fırsatları değerlendirmişler.
  • Öğrenmeye inanılmaz açıklar ve yeni tecrübeler edinmeyi zaman kaybı olarak değil, kendilerine yaptıkları yatırım olarak görüyorlar.
  • İyi kalpleri, güler yüzleri ve esprileri ile çevrelerine sürekli pozitif bir enerji yayıyorlar.

Sevgili Arda ve Ulaş, sizi tanıdığım için çok şanslıyım. Hep böyle kalın. Enerjiniz ve dostluğunuz daim olsun!

Birsen Çevik Akgünlü 

20 Kasım 2015